Türkan denince akla bizim memlekette önce, Türkan Sultan gelir.Güzelliğiyle Yeşilçam filmlerinden hafızamıza kurulan,adına şarkı yazılan ”Türkan yok mu? Türkan yine öptürmedi dudaktan.” Kanunları olan bir Türkan.
Bir de Türkan Saylan. Türkanların diğer ünlüsü. Çalışmalarıyla,sosyal sorumluluk projeleriyle,kitaplarıyla,ödülleriyle,kıymetinin ahir ömründe bilinmemesiyle…..
Ama benim bahsedeceğim Türkan sıradan bir Türkan.Sıradan da hep onu düşündüğümde ,Ortaklar İlkğretmen Okulu’na başlayışımı aklıma getiren, o günkü eğitim sisteminden,bu günkü eğitim sistemine gelişi karşılaştırtan Türkan.. Eğitim Şuralarında tekrar tekrar değişikliğe uğratılan, her seferinde önceki sisteme fatura kesilen,ortaokulların ilkokulları,liselerin ortaokulları,üniversitelerin liseleri,piyasanın
üniversiteleri; yetersiz,eksik,başarısız bulduğu ,okul,eğitim-öğretim,ve uygulamalar…
Zaman zaman,hatta her zaman, çözüm aranan eğitim sistemimiz… Emekli olduktan sonra bile ilgi alanım olmaya devam etti.Hala görevliymiş gibi…..
İngiltere’de kordinatör öğretmenlik yaparken, İngiliz eğitim sistemine kıyısından,köşesinden baktım.,Sorumluluk alanımdaki 7-8 okuldaki Türk öğrencilerden,orada eğitimine devam etmek durumunda olan oğlumdan, İngiliz okullarında görevli Türk asıllı öğretmenlerden, beraber olduğumuz İngiliz öğretmen ve müdürlerden,orada kurulmuş bulunan eğitim amaçlı Türk derneklerinin yöneticilerinden,bir şekilde ortak çalıştığımız resmi eğitim kurumlardan bir şeyler almaya çalıştım.Onların çeşitli toplantılarına, çalışmalarına,eğitsel faaliyetlerine katıldım.Bizden farklı her uygulamada Türkan düştü aklıma…
Her öğrendiğim eğitimle ilgili durum,bilgi,uygulama karşıma Türkan’ı dikti. Türkan benden iki,üç yaş büyüktü.Yatılı erkek İlköğretmen okuluna ilk giren gündüzlü kızlardan biriydi.Kızların ilkokulun sonuna doğru başlayıp,lise bire,ikiye kadar devam eden vücutça erken gelişmesinin sonucu, aradaki yaş farkından daha büyük gösteriyordu.Buna bir de lise sona kadar sınıfın en kısalarından olan benim boyumu düşünürseniz,ayrıca Türkan’ın sülalesinin uzun boylarından ötürü bir uzunluk ölçüsü olan”arşın”lakabıyla anıldığını da hesaba katınca Türkan tam bir ablaydı,boyuyla, posuyla,yaşıyla…..
Aynı okulun gündüzlü sınavını kazanıp,okul arkadaşı olacaktık.Biz ilkokula giderken onlar babamın bakkal dükkanının önünden geçip, öğretmen okuluna gidiyorlardı ya kaçıncı sınıfa gittiklerini bilmiyordum.Evlerinin yerinden dolayı babamın müşterilerindendiler.Babalarımız da arkadaştı.
Okulun ilk günü yolu ters olsa da babam beni dükkanına götürdü.Önceden Türkanla
konuşulmuş anlaşılan, ben Türkan’a emanet edilerek okula gönderildim.. Köy Enstitüsü olarak şehir dışına yapılmış okul, Ortaklar’dan üç kilometre dışardaydı.Şimdi mahallelerindeki okula servisle giden ortyaokul,lise öğrencilerini gördükçe her sabah yayan altı yıl boyunca gittiğim,şose yol gelir.(Gençler için şose=toprak yol) Neyse Aydın’a kar yağmazdı.Fakat kırbaç gibi yağan, yolda yakalanıp ıslandığımız, ani bastıran sağnaklar,canımıza okurdu.
Biz gelelim yine Türkan’a.Türkan beni okulun idare binasının önünde, o yıl yeni başlayacak gündüzlü öğrencilerin yanında-aralarında ilkokuldan sınıf arkadaşlarım da
vardı- bıraktı. Kendi dersliğine gitti.Bize kısalar önde,uzunlar arkada üçerli sıra olun
dendi. Olduk.En öndeki üçlünün sol başında ben.Büyük sınıflardan görevlenmiş öğrencilerden birine bizim sırayı işaret edip” 1/A ‘ya,götür” dediler,Ötekilerde B,C şubesine arkamızdan gönderildiler.
1/A’ya geldik.Sınıfa girdik.Türkan da 1/A sınıfındaydı.Hemen yana çekilip şaşkın şaşkın bakan beni üçüncü olarak ,sırasına çağırdı. Öbür gelenleri de kimini tanıdıkları yanına çağırdı,kimini öğretmen bir yerlere oturttu.Hem sevinmiş,hem şaşmıştım.Öğretmen isimlerimizi sordu.Kendi adını,dersini söyledi.Zil çaldıTeneffüse çıktık. Türkan çekti beni kenara,biz iki yıl hazırlık okuduk,siz şanslısınız.Bu sene hazırlık sınıfları kaldırıldı.O yüzden bize yetiştiniz,dedi.Sonradan öğrenecektim. Öğretmenler iki yıllıklar ayağa kalksın dedikçe ayağa kalkışından.Türkan ikinci yılı okuyordu.
İngiltere’ye götürdüğüm oğlum,TED Ankara Koleji’de ikinci sınıfa geçtiği halde,ikinci sınıfı okumadan,tasdiknameye falan bakmadan,yaşına bakılıp üçüncü sınıfa oturtulunca,Türkan kırgın kırgın bana bakıyor,gibi geldi,bana….
Derslerde Türkan başlangıçta bizden başarılıydı.Güzel resim yapardı.Fırça baskısını ondan öğrendim.Yaptığı fırça baskılarının her biri annemin zenginlere diktiği ipek empirmelerin desenleri kadar güzeldi. Ne oldu, nasıl oldu, anlayamadım.Bir çok derste bizden başarılı olan Türkan üç zayıf ders yüzünden (o zaman sene sonunda iki dersten çok zayıfı olan sınıfta kalırdı),tasdikname aldı.
O zaman öğretmenler sınav zamanını önceden haber vermezdi.Baskın sınavlara çok yakalandık.Hangi bölümden sınav sorularının çıkacağını da bilmezdik.İkinci dönemde, birinci dönemden de soru çıkabilirdi.Yıl boyuı bütün kitaptan sorumluyduk.Notlara itiraz falan büyük cesaret isterdi…O senenin sonunda mıydı?Yeni ders yılı başında mıydı?Gazetelerde bir haber başlığı:SINIF GEÇME KOLAYLAŞTIRILACAK.
Haber göre, bundan böyle sekiz ders bile zayıf olsa her öğrenciye bütünleme hakkı verilecek. Öğretmenler yazılı sınav tarihini en az bir hafta önceden haber verecek…….Bir köşe yazarı,SINIF GEÇME KOLAYLAŞTIRILACAK BAŞLIĞIYLA(aklımda Çetin Altan Taş isimli köşesinde yazdıydı diye kalmış) sonradan uygulamaya giren bir çok uygulamayı o zaman alay ederek şu yapılacak,bu yapılacak .”Yine başarılmazsa öğretmen cevapları tahtaya yazacak”diye yazmıştı.
Türkan çok iyi bir ilkokul öğretmeni olabilirdi.Güzel bir anlatımı vardı.Sonra belge kurtarma falan çıktı,ama Türkan’a yetişmedi.
Sonraaaa Türkan başka bir meslek okuluna gitti.Orayı dereceyle bitirdi.Mesleğinin en iyilerindendi.
Eğitim sistemimiz mi??????????
ŞENER TEK
DİĞER YAZILAR