4/4b4bOSCbkvm8-wHKv-pT-FMIO_Hvir9AbDuJcYUrqrg 4/XQEFe_EXrWndOR6KQZ1y_PSpeDYqX4n7KduIsfivmTM <

«

»

Eyl 03

Başımız Sağolsun

Ankara Bahçelievler Deneme Lisesi’nden (1957-1963) mezunu, Ülkemizin yetiştirdiği ilerici, yurtsever, dürüst aydınlardan DOĞAN YURDAKUL’u kaybetmiş olmanın üzüntüsü içindeyiz. Başımız sağolsun…

Deneme Lisesi 1988 mezunu Sinem BAŞ kardeşimizin Doğan abi anısına paylaştığı yazıyı sizlere iletmeyi bir görev biliyoruz. Müsadenle Sinem.,

Sevgili abim,
Bir otobüsle yolumun düştüğü “Deneme Lisesi Mezunları Derneği Lokali”nde, Zafer (Eroğlu) abi ile tanışmıştım. Onunla konuşurken “Hah” demişti, “Senin kalemin işte şurada oturan gözlüklü adam!”
Yirmili yaşlarının başındaki bu kız çocuğunu elinden tutup götürmüştü o gözlüklü adama. Karşısına oturtmuş ve keyifle eklemişti: “Haydi, anlat bakalım derdini!”
Benim yazma konusundaki heyecanım, bunu anlatırkenki takılmalarım, sesimi ayarlayamamam… Hepsinin beni utandırdığı yaşlardaydım da titreşen göz pırıltılarım zaten ne varsa anlatıyordu. Zafer Eroğlu, ben ve sen oturuyorduk. Ben heyecanla anlatmaya çalışıyordum sen de büyük bir sabırla dinliyordun. En sonunda “Yarın saat ikide buraya gel, başlayalım” dedin.
Neye başlayacaktık? Ne yapacaktık? İnan en ufak bir fikrim yoktu.
Ertesi gün geldim. Elinde bir sürü not vardı. “Bir dergi çıkartalım” dedin. Bir dergi? “Adı ne olsun sence?”
Gözlerimi o notlardan alamıyordum. Bir de tabi tam karşımda oturmuş benim ağzımdan dökülecek kelimeleri bekleyen kocaman iki insandan… O derginin adı “Deneme” oldu. Deneme Lisesi Mezunlar Derneği’ne yaraşır bir dergi oldu. Benim ilk adımım oldu.
O kız çocuğu artık mürekkebi eline bulaştırmıştı ya, yolda pek çok tökezleyeceği yer vardı. Hiç bıkmadın, ben yolda yürümeyi denerken kollarımdan tuttun, sabırla öğrettin. Bir çok kereler çalışmam, daha çok çalışmam, hiç bir şeye takılmadan çalışmam için beni teşvik ettin. Elimde bir mum, önce kendi yolumu aydınlatmam için o mumu aydınlık tutmam gerektiğini, bunun için emek vermemin önemli olduğunu gösterip durdun. Yorulmadan.
Ben yüreğimin aktığı gibi yazdım hep. Her bir yazımı önce sana gönderdim. Siyah Beyaz’da, odatv’de, abc Gazetesi’nde, ilk kitabımda, bir çok dergide… “Abi, olmuş mu?” Hiç bıkmadan paragraflarca yanıtladın. İnat ettim, telefon açtın anlattın.
O naif, duygusal, bir parça içe kapanık sesin hep kulaklarımda. Şakayla karışık kızmaların, kimi zaman usulünce yola getirmeye çalışmaların ve tüm bunları asla kalp kırmadan yapmaların… Hepsi hepsi aklımda.
44 yaşındayım. Zafer Eroğlu’nun karşısına oturtup “Anlat bakalım derdini” dediği o gözlüklü adam benim dertlerimi dinlemekten hiç imtina etmedi. Bıkmadan yol gösterdi. İlk günkü kız çocuğu ruhumu yitirtmedi. Hep dediğim gibi, bir odun parçasını alıp törpüleye törpüleye, yalan söyleyince burnunu keserek Pinokyo yaptı ve “Gepetto Usta”dan bir adım ileri giderek içine o emekçi, o çalışkan, o insana aşık ruhunu da üfledi.
Şimdi, abicim… Hani hiç ölmeyeceğini düşündüğün insanlar vardır ya. Sen benim için öyleydin. Şimdi acının usul usul ama geçtiği yeri ikiye yararak yürüdüğünü hissediyorum içimde. Bir karanlık çöktü, bir sıcak. Hayatımın başında hayatıma dokunarak yeşerttiğin bu filizden bir sürü yazı çiçeklendi. Bu çiçeklerin her biri kendi rengini kendince dağıtıyor güne. Ve bu kız çocuğu ruhlu koca kadın, her yeni gününde sana teşekkür ediyor olacak, tıpkı bundan önce yaptığı gibi.
Ve şimdi anlıyorum, insanın abisinin yitmesi, yitik olmak nasıl bir şeymiş. Ben bir çınarın gölgesindeymişim, orada keyfimceymişim. Yağmurlar bana çiseleyen su damlasıymış, sıcak güneşse tatlı bir esintinin rehaveti.
Şimdi toprağa daha sıkı köklenmek lazım, dallarla sürgün verip daha çok çiçekler açtırmak lazım, güneşse güneş, yağmursa yağmur, diyerek hiç durmadan çalışmak, daha çok çalışmak lazım.
Yüreğimin burkulması bana kalsın, ben en dürüst, en kibar, en naif ve en sevgi dolu öğretmenimi yitirdim. Yine de bu çiçekler açacak abicim, sana söz.
Söz.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>